MAKARNALI BÖREK VE DAVETSİZ MİSAFİRİM

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Geçtiğimiz hafta sonu boyunca her gün misafirlerimiz vardı. Kimisi çok yakınlardan, kimisi ülke dışından kimisi de iletinin sonunda göreceğiniz gibi davetsizlerdendi. Davet ettiğim dostlarımla birlikte yedik içtik güzel vakit geçirdik.

Pazartesi sabahı da bilgisayar kursunda tanıştığım arkadaşlarım Ayla, Berrin, Ayşe, Sultan ve Sevim'i sabah kahvaltısına davet etmiştim. Neşeyle edilen kahvaltının ardından kahve keyfimizle güzel bir gün geçirdik. Artık kursumuz bitti ama bu neşeli arkadaşlarımla dostluğumuz devam edecek.

Bloğumda, genellikle rulo böreklerin tarifini paylaştığımı, yaptığım tepsi böreklerine yer vermediğimi görünce çok eskilerden beri severek yediğimiz su böreği lezzetindeki bu tarife yer vermek istedim.
Yaklaşık yirmi yıllık bir tarif olan bu böreği evimde ilk kez yiyenler eğer içine dikkatlice bakıp da makarnaları görmemişlerse lezzetinden dolayı su böreği zannediyorlar. Eğer sizler de yufka açma konusunda benim gibi çok yetenekli değilseniz bu tarifin sizi mutlu edeceğini düşünüyorum. İçine konan malzemelerin bolluğu ve yumurtanın katkısıyla lezzet olarak gerçek su böreğinden ayırt edilmiyor. Pratikliği de cabası diye düşünüyorum.

Malzemeler
1) 4 adet hazır yufka
2) 1/2 paket (250 gr) fiyonk veya kelebek makarna (bu kez bir avuç daha fazla koydum)

3) 1 su bardağı tereyağ ve zeytinyağ karışımı

4) 5 adet yumurta (Makarnayı biraz fazla koyduğumdan yumurta sayısını 6 yaptım)

5) 1/2 litre süt

6) 400-500 gr civarında beyaz peynir

7) Tuz, kırmızı biber, karabiber
Yapılışı
1) Önce makarnalar tuzlu suda haşlanır ve suyu süzülüp soğuk sudan geçirilir.Fırında da pişeceğinden çok fazla pişirmemeye özen gösterilir.

2) Eritilmiş tereyağ, zeytinyağ, yumurta ve süt bir kapta çatalla kuvvetlice çırpılarak sos hazırlanır.

3) Yağlanmış büyük fırın tepsisine bir yufka serilir. Üzerine birkaç kaşık sos dökülerek fırçayla her yerine sürülür. Tarif 1/2 paket makarnadan yapıldığı zaman iki yufka alta, araya makarna ve peynir ve tekrar 2 yufka şeklinde hazırlanıyor. Hazırlanan sos bütün katları ıslatacak şekilde bolca kullanılacak. Ancak ben makarna miktarını biraz artırdığım için alta 1,5 yufka üstüne makarna peynir+ sos; tekrar 1,5 yufka+ makarna, peynir, sos ve 1 yufka şeklinde hazırladım.. Bu şekilde yaptığımda epey fazla olan haşlanmış makarnanın bir kata yığılarak hamurlaşmasını önlenmiş oluyorum. Üstü için bol miktarda ayırmış olduğum sosu da son yufkanın üzerine dökerek önceden ısıtılmış fırında nar gibi kızarana dek pişirdim. Konuklarım beğenerek yediler.

Şimdi de evimizin balkonuna gelen davetsiz misafirlerimle tanıştırayım sizleri.
Geçtiğimiz hafta mutfaktaki telaşımdan, varlıklarının farkına varamadığım, balkondaki buzdolabından ve erzak dolabından birşeyler almaya diye her çıktığımda sık sık rastladığım iki konuk beni görünce hemen rahatsız olup uçuveriyorlardı. Gagalarındaki çalı çırpı niyetlerini ortaya koyuyordu ama balkonu şöyle bir kolaçan ettiğimde pek bir şey de görememiştim. Misafirlerimiz gittikten sonra pazar günü etraflıca araştırmaya girdiğimde buzdolabının üstündeki mandal sepetimin içine yaptıkları yuvayı görünce sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim.
Önce sepetin içindeki mandallarımı aldım, yuvalarını bozmadan. Sonra da sepeti balkonun kenar mermerleri üzerine koyarak balkona çok fazla girmeden onlar beni, ben onları rahatsız etmeden yaşayacaktık. Ama bir baktım bizimkiler kenara aldığım sepetteki o yuvadan vazgeçmiş, bu kez de daha güvenli buldukları buzdolabının üzerine yeniden yuva inşa ediyorlar. Artık kararımı vermiştim, balkonu ya onlar kullanacaktı ya da ben deyip dışarıda oldukları bir zaman girmelerini engellemek için panjurları kapattım. Nasıl olsa daha yumurta yok başka bir yere yuva kurarlar diye düşündüm. Tabi evdekilerden de olanca lafı işittim. Hain anne, yuva bozan kadın diye söylemediklerini bırakmadılar. Benim de vicdanım sızlıyordu ama bu balkon çok kullandığım bir yer olunca hele ki şimdilerde yüzünü gösteren güneşe karşı çayımı kahvemi içmek keyfinden de vazgeçtim; çamaşırlarımı kurutacağım yer, en önemlisi de temizlik meselesiydi.
Dün bir ara balkondan bir şeyler silkelemek için panjurların birini açıp kapatmayı da unutunca yine hemen arz-ı endam edivermişti anne adayı. Bu kez balkona çıktığım halde kaçmıyor tekrar buzdolabının üzerine koyduğum sepetin içinde oturmaya devam ediyordu. Ne zaman ki yakınına gittim o zaman uçuverdi. Sepete baktığımda da minicik bir yumurtayla karşılaştım. Tabi o anki pişmanlığımı ve vicdan azabımı anlatamam. Artık o saatten sonra bu kez de gelsin yumurtasının üstüne otursun diye ben onu arıyordum.
Neyse ki geldi kuluçkaya yattı da ben de rahatladım. Bu gün ikinci günümüz ve birbirimize alıştık artık. Balkona çıkabiliyorum, altındaki dolap kapaklarını açıp içinden bana lazım olan şeyleri usulca alabiliyorum ve o da annelik güdüsüyle hiç yerinden kalkmıyor. İçimden de tebrik ediyorum. Aferin, annelik bu işte diyerek onunla sohbete bile başladım.

İşte böyle, kendilerini zorla kabul ettiren akıllı misafirimiz bu hanımefendi. Henüz araştıramadım
bu tür bayanlar ne kadar süre yatıya kalır, yavruları olunca ne yapar, ortalığı çok batırır mı, ailecek gitmek için ne kadar süreleri var bilmiyorum ama gelişmelerden sizleri haberdar edeceğim.
Sizlere de böyle davetsiz konuklar geliyor mu bilmiyorum ama ben iyisi mi bol güneşli güzel günler dileyeyim.

Benzer Yazılar



0 yorum:

Yorum Gönder

Yemek Tarifleri Copyright © 2011