süt oğlumun doğum günü pastası

10 Ağustos 2009 Pazartesi





Pasta doğumgünü annesi BerryCafe elinden çıkma harika bir meyveli tart. yaparken izlemesi ve yemesi çok zevkliydi..

bugünkü ziyaretimizin nedeni minik oğluşumun bir yaş daha büyümesiydi.. Bütüngün süt kardeşlerin mücadelesini izlemek hem yorucu hem de çok keyifliydi.. Oğluşuma inşallah daha nice huzurlu,sağlıklı yıllar diliyorum..

Anneannemin Doğumgünü Pastası...

Demiştim ya, bizimkiler benim şeker hamurlu pastaları görüntü açısından takdir etseler de, asla yemeyi kabul etmiyorlar. Onlar için şeker hamuru sırf sentetik, iğrenç bir madde... Hele hele bir adet çikolata yedikten sonra ağzına mutlaka tuzlu birşeyler atan annem. O yüzden, anneanneme doğumgünü pastasını yapmayı teklif ettiğimde kabul etmesine çok şaşırdım. Üzerinde ne olmasını istediğini sorduğumda ise verdiği cevap son bir haftamın kabus gibi geçmesine sebep oldu : violetta...

Efendim, bilenler bilir, benim öyle çiçekle böcekle pek fazla aram yoktur. Tamam çiçek modelleme dersi veriyorum ama bilinen çiçekler, gül, karanfil falan... Violetta denen şeyi ilk kez duydum. Meğerse kendisi menekşe familyasından minicik yapraklı, mor bir çiçekmiş... Hadi ne olduğunu bulduk, sıra geldi yapmaya... Öyle yap olmadı, böyle yap olmadı, ne yaptıysam anneanneme beğendiremedim. Tam vazgeçmek üzereydim ki, (elde kalıp filan da yok tabii) mineleri yaptığım teknikle, yani pulled flower tekniğiyle (elle şekillendirme) son bir deneme daha yaptım ve violetta'ya benzer birşeyler ortaya çıkardım. Bugün pastamız görücüye çıkıyor, bakalım anneannemi memnun edebilecek miyim? Bana şans dileyin lütfen...

Kremalı Sebzeli Sosisli Makarna



bu ayki etkinliğe erkenden katılayım dedim ve bu sıralar sıkça yaptığım kremalı makarna yaptım.. tarifimi sevgili Yeşilkiviye gönderiyor, şimdiden kolaylıklar diliyorum dedim..

Gerekli malzemeler
1 paket Pene Makarna
1 Havuç (ince yuvarlak doğranmış)
8-9 tane minik sosis (jülyen doğranmış)
1 kırmızı biber (jülyen doğranmış)
2 domates (küp küp doğranmış)
konserve mısır
1 kutu krema
2 kaşık zeytinyağ

makarna haşlanır. ayrı bir tavada çok az zeytinyağda havuçlar pişirilir. sosis ve kırmızı biber de eklenir pişirilir, en son domates eklenir birlikte kavurulur. Mısır ve kremada eklenip haşlanan makarnayla birlikte karıştırılır.

afiyet olsun

Kütük Pasta ve Havamın Sönüşü




Yılbaşı gecesi için 4 saat süren kurabiye maratonundan sonra, boyuma posuma bakmadan bir de kütük pasta yapmaya kalkıştım. Hayatı boyunca rulo pasta bile yapmamış bendeniz -ki fırın tepsisine yayılmış pandispanyanın nasıl rulo yapılabildiğini çok merak ederdim, meğer sıcakken yapılınca oluyormuş =)) - bir cesaret daldım mutfağa.

Bir pandispanya, bir dolgu kreması, bir de kaplama kreması hazırlamak lazımdı. Pandispanya Burçinden, dolgu kreması da Burçinden (Burçiiiiiiin çooook teşekkürler). Kaplama için de çikolatalı ganaj kullandım. Pastanın kütük haline getirilmesi ve süslenmesi için de Ufuk'tan kopya çektim (Ufukcum kızma bana, "taklitler asıllarını yüceltir" derler =)) ). Şeker hamurundan bir kardan adamcık ve bir çam ağacı yaptım (orantısal problem yine var; benim kardan adam çam ağacından irice oldu ama neyse... Bu çam ağacı değil zaten, ufacık bir çam fidanı =)))) )

Sonra aldım pastamı, bir de kurabiyelerimi (zaten kurabiye yaparken noel babaya söz vermiştim onu yılbaşı gecesi gezmeye götüreceğime, o da bana karşılığında yelkenli getirecek) doğru gezmeye gittim. Bütün gece, gayet şımarıkça, bunları ben yaptım diye diye dolandım ortalıklarda (tabi bulunduğum ortamda hiç kimse şu yemek bloglarında neler neler olduğunu bilmedikleri için, onlar da pohpohladılar beni); pastamla poz poz fotoğraflar çektirdim. Anlayacağınız havam bin beş yüzdü. Gece bitip ertesi sabah Didem'in o muhteşem kütük pastasını gördükten sonra, kısa bir süre ekrana yapışıp kaldım, takdir edersiniz ki havam pufffff diye söndü. Bir de Ayşemim yapmış ki kütük pasta, onun daha kendisini görmesem de pastayı süsleyen orman cinlerini gördükten sonra bende bunalım besbeter arttı. Ama seviyorum ben o orman cinlerini, söz vermişler bana yelkenli getireceklermiş.

Neyse işte, bir pasta hakkında bu kadar konuşulmaz ama neyse... Ne yapayım pasta yapmak bende fobik bir durum yarattı, o yüzden bir pasta yapmayı becerebildiğimde kendimi dünyanın en ünlü şefi gibi hissediyorum (Laf aramızda Ayvalık'ta bir adam var benim, kıyıdan biraz uzak. Genelde pek çok kişi yüzmez oraya kadar. Oraya yüzüp adaya çıktığımda da kendimi muzaffer bir Türk komutanı gibi hissederim) Aaaaaah ah, ne olacak benim halim böyle...

Ağustos Böceği, Gidenler-Dönenler ve Şeftalili Pasta

Ağustos böceği çizimi, buradan alınmıştır

Bu aralar kendimi tam bir ağustos böceği gibi hissediyorum. Bütün yaz boyunca durmak yorulmak bilmeden Ayvalık, Rumeli Feneri, Çengelköy, Polonezköy, Boğaz Turu ile hafta sonları çalışmayan bünyemi şımartan ben, geçen hafta sonundan itibaren kapı dışarı adımımı atamamaktayım. Bütün yaz gezip tozarken beynimin gri hücrelerine göndermiş olduğum tez önerimi, danışman hocamın maili ile hatırlamış bulunmaktayım. Artık Kasım ortasına kadar hazırlamam gereken nurtopu gibi bir tez önerim var :))) İşin en ilginci, 4 ay önce belirlemiş olduğumuz tez izleme komitemdeki hocalardan üçüncüsünün kim olduğu konusunda en ufak bir fikrim yok. Beynim o kısmı tamamen resetlemiş. Haksız mıyım şimdi ben kendime ağustos böceği demekte?????

Aslında bu yazının konusu benim ağustos böcekliğim değildi ama bunu da yazmadan geçemedim (belki utanırım biraz :)))) ). Bu yazının asıl konusu blog alemindeki yaprak dökümleri. Önce Münevver Abla bıraktı bizi, son yazısıyla. Sonra sessiz sedasız Ebru ve öğretmenim ayrılmışlar aramızdan. Şimdi de Can Pınar. Bilirim, bu iş hobi işi, içten gelmeden olmaz, olmaz da yine de keşke olsa diyorum, keşke karar değiştirseler. Kararınıza saygım sonsuz ama yine de fikir değiştiriseniz diye sizi linklerimden hiç ayırmayacağım, siz blogu kapatsanız bile. Her birinizi yakından tanıdığıma; dost, arkadaş olduğuma çok mutluyum. İyi ki var oldunuz ve iyi ki varsınız...

Bir yandan da yüzümüzü güldürenler var, Ayşem gibi. Bir döndü, pir döndü, sayfayı güncelleme sıklığına ben yetişemiyorum :))))) (itiraf: her ziyaret edişimde ortalama 2 yeni yazı okuyorum). Canım Ayşemim, özlemişim ben senin kalemini, dilini, üslubunu, yani topyekün seni. İyi ki döndün geri...

Şeftalili pasta, Pınar'ın doğum günü pastası, hepinize olsun; hem gidenlere, hem dönenlere...





Malzemeler:


Pandispanya (Emel Başdoğan tarifi):

  • 4 yumurta
  • 115 gr toz şeker
  • 1/3 çay bardağı portakal suyu
  • 75 gr un
  • 35 gr kakao

Krema (Emel Başdoğan tarifi):

  • 3 su bardağı süt
  • 2 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1/2 su bardağı buğday nişastası
  • 2 silme yemek kaşığı un
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket krema

Ayrıca:
  • 1 adet şeftali
  • 1 çay bardağı damla çikolata
  • 2 paket rulo gofret
  • Süsleme şekeri


Hazırlanması
  • Pandispanya için, öncelikle yumurtanın akları ile şekerin yarısını kar haline gelene kadar çırptım. Başka bir kapta yumurta sarıları ile şekerin diğer yarısını, iki katı hacme ulaşana kadar çırptım. İçine portakal suyunu ilave edip karışana kadar kısa bir süre daha çırptım. Kar haline gelmiş yumurta akı-şeker karışımını da ilave edip, bir spatula yardımı ile, yumurta aklarının sönmemesine dikkat ederek alttan üste doğru karıştırdım. En son, un ve kakaoyu da eleyerek yine alttan üste karıştırdım (un ve kakaoyu birden değil, 4-5 seferde ilave edersem topak kalmamasını sağlamak daha kolay oluyor). 18 cm.lik kelepçeli kabımın altına yağlı kağıt serdim, kek karışımını kalıba döküp önceden 180 derece ısıtılmış fırında yaklaşık 40 dak pişirdim.
  • Krema için, vanilya ve krema dışındaki tüm malzemeleri blender ile karıştırıp pişirdim. Ocaktan indirmeye yakın vanilyayı katıp karıştırdım. Pişen muhallebi soğuduktan sonra, önce 1 paket kremayı mikserle çırptım, ayrı bir kapta soğuyan muhallebiyi de çırpıp, ikisini bir araya kattım ve karışana kadar tekrar çırptım. (Bu ölçüler biraz fazla geldi, yaklaşık 1 su bardağı kadar krema arttı)
  • Soğuyan pandispanyayı üç parçaya böldüm. Diğer yandan kremanın yarısına soyup küp küp doğradığım şeftalileri ve damla çikolataları ilave edip karıştırdım ve pastanın ara katlarına sürdüm. En son geri kalan krema ile pastayı kapladım.
  • Pastanın kenarlarını muntazam sıvamayı ömrüm boyunca beceremediğim için, kenarlardaki ayıpları kapatmak için rulo gofret kullandım. Üzerini süsleme şekerleri ile süsleyip, en son çöp şişe yapıştırdığım fotoğrafları pastaya sapladım.

YILBAŞI PASTASI 2009



Rötar mı var ?

Evet... 2 hafta kadar !!!

2008 den 2009 a geçişi bu pastayla kutladık oldukça kalabalık bir aile ortamında ....

2009 un en az bu pasta kadar tatlı , keyifli , neşeli ve huzurlu olmasını dilemiştim ama görünen o ki dünya henüz bu kadar sevimli olmaya hazır değil !! Dilerim bundan sonra herşey insalık lehine gelişir...

Pastamızın tarifine gelince ; pandispanya yine Sevgili Müge’nin kakaolu yoğurtlu pandispanyası..
Ve yine tarifi aynen Müge’nin dilinden aktarıyorum ama muhakkak tarifi asıl sahibinde ziyaret edin derim , çok önemli püf noktaları ile beraber ayrıntıları yer almakta..

YOĞURTLU KAKAOLU PANDİSPANYA (24 cm’lik kalıp için)
Malzemeler

· 4 Adet Yumurta
· 4 Türk Kahvesi Fincanı Toz Şeker
· 3 Türk Kahvesi Fincanı Un
· 1 Türk Kahvesi Fincanı Yoğurt
· 2 Yemek Kaşığı Kakao
· 2 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
· 3 Yemek Kaşığı Kaynar Su
· 1 Paket Kabartma Tozu
· 1 Paket Vanilya

Pandispanya Yapılışı·
Yumurta aklarını cam bir kasede krem şanti kıvamına gelinceye kadar çırpın.· Ayrı bir kasede yumurta sarılarını, şeker ve kaynar su ile şeker eriyinceye kadar yaklaşık 6-7 dk. çırpın.· Toz malzemeleri birlikte eleyin, yumurta akları ve sarıları ile birleştirerek çok az daha çırpın.· Yağlanmış ve unlanmış kalıba dökerek, önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 30-35 dk. batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar pişirin.
*****
Pandispanyamızı streç filme sararak 1 gece buzdolabında beklettikten sonra iki kata ayırıyoruz.
Benim pasta anlayışımın kapsama alanına göre pandispanya oldukça nemli - yaş olmalı , onun için soğuk sade sütle pandispanya katlarını bolca ıslatıyoruz.

Ara kata arzu ettiğimiz herhangi dolgu kreması , meyve , çikolata , fındık-fıstık olarak kullanabilir yada benim gibi işin pratiğine kaçıp vazgeçemediğim bir lezzet olan Cappucinolu Crem'Ole kullanabilirsiniz.

Pandispanyanın katlandırılma ve krema ile lezzetlendirilme işlemi bitince ;
1 paket kakaolu kremşantiyi 1 - 1,5 bardak soğuk süt ile hazırlayarak pastamızı kaplayarak üzerini pastamızın yada kutlamamızın konseptine göre süslüyoruz ...

Mutlu Yıllar ve Yeni Yıl Kurabiyeleri



İlk defa bu kadar komplike yeni yıl kurabiyesi yapıyorum. Gerçi toplamda 17 adet kurabiyenin yapımı 4 saatimi aldı ama olsun =)))) Favorim kesinlikle noel baba =)))) Kendisi ile ufak çaplı bir pazarlık yaptım; ben onu bu gece gezmeye götüreceğim, o da bana hediye olarak yelkenli getirecek. Pek sözünü tutacağını sanmıyorum ama hadi hayırlısı...







Yeni gelen yılın herkese, hepimize, herşeyin en güzelini getirmesini dilerim.

Müzik Tutkunlarının Nişan Kurabiyeleri


Dünyanın en güzel iki insanı, iki müzik tutkunu birliktelik masallarını yüzükle taçlandırmaya karar verdiler. Bu güzel günün organizasyonu yorucuydu tabi ama bir o kadar da keyifliydi. Ne mutlu ki, canlarımın nişan kurabiyelerini yapmak bana kısmet oldu.


Kurabiyelerin tasarımı ve yüzüklerin yapımı için başını ağrıttığım sevgili üstadım Peçeteme, Sevgili Selda ve İlkere sonsuz teşekkürlerimi sunarım. İyi ki varsınız

TARÇINLI KURABİYE


TARÇINLI KURABİYE

MALZEMELER:

  • 1 paket margarin
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • Alırı kadar un

Bulamak İçin:

  • Tarçın
  • Pudra şekeri


YAPILIŞI:Margarini ve şekeri iyice elimizle birbirine yedirelim.İçine un,vanilya ve kabartmaz tozunuda ekleyip kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapalım.Minik toplar yapıp tepsiye dizelim.Orta ısılı fırında pişirelim.Bir kasede tarçın ve pudra şekerini karıştırıp pişen kurabiyeleri bu karışıma bulayalım.

CEVİZLİ KURABİYE

" Birsenciğim bu kurabiye benim en sevdğim kurabiye " der Ayhan Ablam..Gerçekten çok leziz bir tadı var şeker ve ceviz o kadar hoş bir çıtırtı veriyorki bu kurabiyeye...Ayhan Ablamın sevdiği kadar var yani..Ziyaretimizdeki sofrada vardı bu kurabiyeler bende resimledim ve tarifini aldım..İşte tarifi...

CEVİZLİ KURABİYE

MALZEMELER:
  • 1 paket margarin
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • Alırı kadar un

Ara Malzemesi İçin:

  • 2 su bardağı iri dövülmüş ceviz
  • 2 su bardağı tozşeker
  • 2 yumurta akı

YAPILIŞI:Hamuru için yoğurma kabına yumuşamış margarini,sıvıyağ ve yoğurdu alıp elimizle birbirine yedirelim.İçine unu,vanilya ve kabartma tozunu ekleyip kulak memesi yumuşaklığında yoğuralım.İç malzemesi için bir kaba şeker,ceviz ve yumurta akını alıp karıştıralım.Hamuru tezgaha alıp 1/2 cm kalınlığında dikdörtgen olacak şekilde merdaneyle açalım.Üstüne ara malzemesini sürüp rulo olacak şekilde saralım.Biraz dolapta dinlendirelim.Dinlenen hamuru 1 parmak kalınlığında kesip yağlanmış tepsiye dizelim.Isıtılmış 175'C fırında pişirelim.

ÖNEMLİ NOT:Bu kurabiye içindeki yumurta akından ve pişerken şekerin erimesinden dolayı tepsiden çok zor çıkıyor.Sizde eğer tepsim teflon değil tepsime yapışabilir diyorsanız hamurdan 1 yumak parça ayırıp sonra kalan hamuru açıp ara malzemesini sürüp rulo yapın.Ayırdığınız hamuru tezgahta açıp ajda çay bardağıyla kesin.Bu yuvarlakları tepsiye dizip kurabiyeleri bu yuvarlakların üstüne yerleştirn.Bu sayede yumurta akı ve şeker tepsiye değmeyeceği için tepsiye kurabiyeler yapışmayacaktır..

KAKAOLU ÇOCUK KURABİYELERİ




PURÇO'YU WORDPRESSE KOYMUŞLAR , YİNE DE BLOGGERIM BLOGGERIM DEMİŞ !!!

Alışamadım , alıştıramadım bloggerdan ayrı yayın yapmaya....Burda başladım , bitecekse birgün yine burda bitsin diyerek yeni bir yüzle yeni bir tasarımla geri döndüm...

Zor bir dönem geçiriyorum ama yinede , kesinlikle ; the show must go on !!!!!!


Yayınlanmayı bekleyen birikmişlerden bir tarif sıradaki ; aslında tarif adaşım Burçin'nin ama ben ucunu sevgili Müge'de yakaladım..

Tarifi aynen onun dilinden aktaracağım.Benimki sadece şekil şemal olarak bir fikir olsun kategorisine giriyor :)







Malzemeler :

1 Su Bardağı Pudra Şekeri
2 Yemek Kaşığı (tepeleme) Kakao
250 Gr. Margarin veya Tereyağ
1/2 (yarım) Su Bardağı Mısır Nişastası
1 Adet Yumurta
1 Çimdik Tuz
1 Çay Kaşığı Karbonat
4 Su Bardağı Un (yaklaşık)
Tarçın, Vanilya veya Zencefil (isteğe bağlı)
Yapılışı :

Yağı çok kısık ateşte eritin ve ılınmaya bırakın.
Bir kaba pudra şekeri ve kakaoyu birlikte eleyin.
Üzerine ılık yağı dökerek, çırpma teli ile iyice çırpın.
Ayrı bir kaba, 3 su bardağı un, nişasta, karbonat ve tuzu birlikte eleyin.
Unlu karışımı, yağlı karışıma ekleyin ve üzerine yumurtayı kırın.
Hamuru yoğurun, bu aşamada hamur toparlanana kadar azar azar (yemek kaşığı ile) un ekleyin. Sert olmayan ama çokda yumuşak olmayan bir hamur yapın.
Hamuru yarım saat buzdolabında dinlendirin.
Yarım cm. kalınlığında açın ve istediğiniz kalıplar ile keserek şekil verin.
180 derecede ön ısıtılma yapılmış fırında 18-20 dk. pişirin

VİŞNELİ KURABİYELER





Sihirli değnek ağırlıklı olarak kurabiye tariflerini değiyor...
Neden mi ? Kahvenin yanında olmazsa olmazlığından , çalışırken çekmecemde illa olsunlardan , içim kazınınca damağımı şenlendirsinlerden olduğu için...
Daha önce birçok blogda tarifine rastladığım pudingli kurabiyeleri denemek 2-2,5 senedir görmediğim eski bir iş arkadaşımın ziyaretine kısmetmiş...
Sonuçtan ben çok memnun kaldım , kurabiye ile pek arası olmayan eşimde :)
İçinde yumurta olmayan tarifler kapaklı ve hava almayan bir kutuda muhafaza edildiğinde uzun süre lezzetini koruyor hatta bir iki gün dinledikten sonra lezzeti daha bir yerinde oluyor...
MALZEMELER ;
2 paket Dr.Oetker Çikolatalı Vişneli Puding
250 gr. oda sıcaklığında yumuşamış margarin
Pudra şekeri
Aldığı kadar un
***
Bu tip doğaçlama tarifler uygularken ki tek hatam ; ölçü kullanmamam yada kullandığım ölçüyü bir kenara not etmemem.
Ama avantajı içinde yumurta olmayan ve çiğken tadına bakılması mide bulandırmayan tariflerde şeker dengesini kendi damak tadıma göre rahatlıkla ayarlıyor olabilmek.
Yumuşamış ve yoğrulabilir kıvamdaki margarinimize , toz halindeki pudinglerimizi ilave ederek yoğuruyoruz.
1 su bardağına yakın un ilave ederek hamuru biraz daha toparlayıp , lezzet kontrolünü takiben damak tadımıza göre arzu ettiğimiz kadar pudra şekeri ilave ediyoruz ki sanırım ben 4-5 çorba kaşığı kadar ekledim.
Pudra şekeri ilavesinden sonra hamur hala cıvık kalıyorsa , azar azar un ilave eder
ek kulak memesi kıvamında bir hamur elde ediyoruz.
Hamur pişerken yayıldığından ; cevizden daha minik toplar halinde yuvarlayıp yağlı kağıt serilmiş tepsimize diziyoruz.
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 15-20 dakika pişiriyoruz.
Pişen kurabiyeleri fırından çıkarıp üzerine temiz bir bez örterek soğutuktan sonra servise hazır hale getiriyoruz.
Afiyet bal şeker olsun ....

Sonrasında kocaman iki teşekkür ;
Sevgili Zerrin'e ; BİRHOST NETWORK ile tanışmama ve uzun zamandır alan adımı bloggerdan çıkarıp güvenilir bir hosting firmasına aktarma düşüncemi gerçeğe dönüştürmeme vesile olduğu için....
Sevgili Erkan Çevik'e ; BİRHOST NETWORK bünyesinde güvenilir ve hızlı hizmeti için , günlerdir bitmek bilmeyen soru ve isteklerime müthiş bir sabırla karşılık verdiği için...
Sonsuz teşekkürler..................

TARÇINLI ZENCEFİLLİ KURABİYE


Efenimmmmmm !!! Bu haftanın tarifi afilli Arda paşa kurabiyeleri...

Tarif kitaplarını beraber karıştırıyoruz , haftasonu tariflerini beraber seçiyoruz , paşanın canı ne çekiyorsa onu yapıyoruz..

Mikserin ve tel çırpıcının yeni şefi kendileri.Mikser yada tel çırpıcı ortaya çıktığında ;

" Yüüütfen anne ben yapıyım , gözünü seviyim " diyen bu velete gelde hayır de..

Lafı fazla uzatmadan ve nereye nasıl bağlayacağım karmaşasına girmeden geçelim tarife ; tarifin muhteviyatı gereği görülen o ki genelde kurabiye yapımında kullandığımız 250 gr. oda sıcaklığında margarin olmazsa olmaz değilmiş.

Eeee o an aklımıza kurabiye düştü , oda sıcaklığına varmış margarinde yok ; o margarin eritiliverekte kullanabiliyormuş..

Olur mu olmaz mı derken , oluverdi vesselam ..........


MALZEMELER ;

1 yumurta
1 su bardağı toz şeker
250 gr. erimiş margarin
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
3,5 su bardağı un
1 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı zencefil


Toz şeker ve yumurtayı mikserle çırpıp üzerine erimiş sıcak margarini ve vanilyayı ekleyerek , şeker eriyene kadar çırpmaya devam ediyoruz.

Diğer malzemeleri de ilave ederek elle yoğurmaya başladığımız hamurumuzu toparladıktan sonra 15 dakika kadar buzdolabında dinlendiriyoruz.

Unlanmış tezgahta merdane yardımı ile açtığımız hamuru istediğimiz kalıpla şekillendirerek , önceden ısıtılmış 180 derecede 10-15 dakika , üzeri kızarmadan pişiriyoruz.




Bu arada beni en az eskisi kadar heyecanlandıran bir mevzuya değinmeden geçemeyeceğim , yeniden kitap okumaya başladım..

İçsesim ruhikizimin tavsiyesi üzerine ; Murathan Mungan'nın Kadından Kentlerinin içinde buldum kendimi..

Paşam uyur uyumaz kendimi balkona atıyorum , aynı genç kızlığımdaki gibi o büyük heyecanla kitabımın yanında kendi kendine sönen sigaramla öyle bir büyüye kapılıp sayfalarda kayboluyorum ki ; çok ama çok özlemişim bu duyguyu..

Demem o ki ; evlendikten hatta çoluk çocuk sahibi olduktan sonra kitap aşkını rafa kaldıranlara duyurulur , eminim akşamları en az 30 dakika okuduğumuz hayal kokan bir kitap şimdiye kadar aldığınız alacağınız en iyi terapi olacaktır..


Damla Çikolatalı Kurabiyeler…


Sonunda ben de tatile gidiyorum. Sadece 4 gün ama olsun... Bu kurabiyeleri de yolluk olarak yaptım :)


Damla Çikolatalı Kurabiyeleri oldum olası severim. Diğer adıyla Chocolate Chip Cookies... İki çeşidi vardır genelde, sert olanlar ve yumuşak olanlar. İkisinin de hayranı vardır elbet, ama ben sert olanları daha çok severim nedense... Bu tarif de ikisinin bir karışımı diyebilirim. Isırınca sert ama içi daha yumuşak olanlardan... Neyse, lafı uzatmadan tarife geçiyorum....


250 gr tereyağ, yumuşak

100 gr toz şeker

150 gr esmer şeker

1 paket premium vanilya

1 yumurta, irice

300 gr un

1 paket kabartma tozu

1/4 çay kaşığı tuz

Damla çikolata

Fındık, ince çekilmiş (isteğe göre)


Yağ, esmer şeker ve toz şekeri bir kapta krema haline gelip şekerler epey eriyene kadar çırpın. İçine bir yumurtayı kırıp tekrar çırpın. Başka bir kapta unu eleyin, üzerine kabartma tozu, tuz ve vanilyayı ekleyin ve iyice karıştırın. Şimdi bir kaşık yardımıyla unları yağlı karışıma ekleyin ve karıştırın. Epey yumuşak bir hamur elde etmeniz gerekiyor. Bu aşamada gönlünüzün çektiği kadar damla çikolatayı hamurunuza boca edin ve tekrar karıştırın. Ben son olarak çekilmiş fındıktan da bir avuç kadar ekledim. Sonra bir tatlı kaşığı (hatta çay kaşığı) yardımıyla hamurdan parçalar alın ve pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine, aralarına 2şer cm boşluk bırakarak yerleştirin.

Burada dikkat edilmesi gerekenler;

- hamur fırına girince yayılıyor. O yüzden büyük parçalar koymayın, ne kadar küçük o kadar güzel...

- bırakın koyduğunuz parçalar düzgün olmasın. Hele ortasına kaşıkla bastırayım, şekli güzel olsun filan hiç demeyin, çünkü dediğim gibi, kurabiyeler yayılıyor ve kendi şekillerini buluyorlar.


Fırını 170 dereceye ayarlıyoruz ve kurabiyeleri yaklaşık 15 dakika, veya kenarları kızarana kadar pişiriyoruz. Bir dikkat noktası daha, fırından çıkan kurabiyeler çok yumuşak oluyor, sakın pişmedi zannetmeyin, ve henüz tepsiden almaya kalkmayın. 10 dakika kadar dışarda duran kurabiyeler anca kendilerine geliyorlar, o zaman tepsiden kaldırabilirsiniz.....


Evet, size afiyet olsun, bana iyi tatiller... Dönüşte görüşürüz...

Seattle Kurabiyeleri



Efenim içinde kurabiye pişmeyen ev, ev olmaz dedik; gelir ayak buradaki evimizi de kurabiye kokuları ile şenlendirdik.

Artık Gülrizin parmakları "şeker hamuru da şeker hamuru" diye tutturduğundan mı, dönünce çok bebek kurabiyesi yapacak olduğundan mı :) bilinmez, ufak bir kavuşma yaşandı mutfağımda.

Uzun lafın kısası kurabiyeler buradaki bir arkadaşımın ikizlerinin baby shower partileri için hazırlandı, süslendi, püslendi ve partide arz-ı endam eyledi.





Spider Man, Küçük Peri ve Kurabiyeler...

Çok çok çok yoğun bir cumartesi geçirdim. Hem Alp'e Spider Man pastası (kendi yorumumla tabii), hem kuzeni Ece'ye perili bir pasta (peri kızının makyajı akmış azıcık, sanırım gıda kalemi henüz kurumadan dolaba koydum ondan oldu), hem de Alp'in pastasına takım kurabiyeler yaptım. Hem de tek başıma! Kendimi savaştan çıkmış gibi hissetsem de pasta sahibi arkadaşım Yeşim'in beğeni dolu sözleri beni ziyadesiyle motive etti.




Cadı kızım biraz nezle olduğu için pasta yapma gününü benim için kabusa çevirdi. Ama Allah Aferin'i yaratan ilaç firmasından razı olsun, en azından kurabiyleri sakin kafayla yapabildim o öğle uykusunu uyurken. Neyse, şimdi daha iyi, hatta yarın okula bile gidecek kısmetse. (!!!)




Şubat'ta kızımın doğumgünü var, şimdiden pasta modelleri arasında gidip gelmeye başladım. Kendisi hernekadar sürekli fikir değiştirse de, benim gönlümde şöyle süslü püslü, afilli bir pasta yapmak var. Geçen senenin acısını çıkartmak niyetindeyim. Geçen sene ne mi olmuştu? Şeker hamuru ile yeni tanışmıştım, inanılmaz acemiydim ve bir güzel krem şanti ile sıvadığım pastayı kendi yaptığım (yumurta akı + migros pudra şekeri) şeker hamuru ile kaplamıştım. Gece yatarken her şey çok mükemmeldi, ama ertesi gün pastayı servis yapmak için çıkardığımda ağlayım mı güleyim mi bilemedim... Sanırım bu işle az çok ilgilenenler başıma neler geldiğini anlamıştır, ama ben manzarayı bir kez daha anlatayım... Pastanın şeker hamuru krem şanti yüzünden yer yer erimiş, alttan pastanın keki görünüyor. Belirli bölümlerde yırtıklar var ve en kötüsü yapıştırmaya çalıştığım pembe kalplerin hepsi kaymış ve olmamaları gereken yerlere gitmişler...



İşte o günün acısını bu sene çıkartacağım inşallah. :)



Sevgiler,

Çorbadan şapkaya...

Ancak böyle bir çorba ısıtabilirdi içimi...


Geçtiğimiz hafta Salı gününü tüm gün evde geçirdim. Hani yazmıştım ya vücudum kırgın diye; hemen onun ertesi günüydü, evde dinlenmeyi tercih ettim. İyi de etmişim, kendime geldim, toparladım biraz sızlayan kemiklerimi :). İşte o gün, akşamüstü battaniyem ve kitabımdan ani bir manevrayla ayrılıp biryerlerde not edilmiş olan bu oldukça besleyici ve de soğuk kış günlerinde höpürdetmek :P için birebir olan çorbayı yaptım. Çorbayı, sevgili Münevver'den tarifini alıp üstüne kendi tarzını ve malzemelerini de katan canım İpek'ciğimin usulüyle denedim. Tarif buradan olduğu gibi alındı ve uygulandı. Yok yok, ufak ve DE zorunlu bir değişiklik oldu, unutmadan yazayım. Patates kalmamıştı evde, havuç kullanıldı onun yerine :). Sonuçta tattığım, malzemesiyle, görüntüsüyle, besleyiciliğiyle ve de lezzetiyle çooook zengin bir çorbaydı. Annelerin çocuklarına yapmaları için muhteşem bir tarif daha! Münevver'e ve İpek'e teşekkür ederim. Şimdi bunları yazarken bile içim ısındı :).

Şu sıralar eski kitap okuma düzenime yeniden dönüyor gibiyim. Bir dönem ucu ucuna okuduğum kitaplar kütüphanede dizili dururken...bir dönem de hiç kitap okumadan geçirdiğim günle(eee)r vardır... Ancak mesleğim gereği okuduklarımı saymıyorum tabii, isteseniz de istemeseniz de okumadan yapamayacağınız bir mesleğe sahipseniz, kitaplar bazen sizin üstünüze üstünüze gelebilir :). Şimdilerde işte tam da bu mesleki olarak okuma zorunluluğunun getirdiği baskı yanıda polisiye okuyarak dinlendiriyorum kafamı. Metroda-trende, bir doktor randevusu öncesi beklerken veya akşam uyku öncesi yarım saat kadar (dayanabildiğim süre bu-uyku saati öncesi kitap okumak bana uykuya dalmak açısından çok iyi geliyor galiba)... Geçenlerde İpek ile konuşurken okumak istediğimiz bikaç kitaptan bahsettik. Alınacak ve okunacak kitaplar listem de uzamakta, bir hale yola koymalı bu listeyi de.

Blog dünyasının sobeleri meşhurdur. Ben de iki arkadaşım tarafından herbiri içinde birçok konuyu barındıran sobelerle görevlendirildim :)). Üzerinde bir miktar mesai harcanması gereken bu sobeleri haftasonuna bırakıyorum. Denenecekler listesine bir-iki tik atabilmek için rutinim dışında mutfağa girerek sobelerin yanına yeni tarifler de ekleyebilirim. Bu da sobelerle birlikte yeni tarifler anlamına gelebilir. Tamamı ile denemelerden alacağım sonuca bağlı bu :).

Bir de hernekadar kolumdaki sinir sıkışması henüz iyileşmemiş ve kendini sıkça bana acı vererek hatırlatıyor ise de, şapka örmek istiyorum kendime bu aralar. Öncelikle rengine karar vermeliyim sonra modeline sonra da uygulamaya geçmeliyim. Dışarıda tonla güzel hazır şapka satılıyorken neyse bendeki bu örme hevesi? Daha önce de yazmıştım ya iki ilmek dürtmek :) bazen rahatlatır insanı. Vakit buldukça. Gelecek kışa yetişir belki...
Resim, www.etsy.com sitesinden alıntıdır.

ÇİKOLATALI YABAN MERSİNLİ PASTA

Merhabalar;

Seneeeeeeee bilmem kaç. Ben küçüğüm, mahalledeki teyzelerden biri arkadaşının çocuğunun doğum gününe gidecekmiş. Anneme söyledi, annem nasıl izin verdiyse, (ki mucizedir) benimde gitmeme izin verdi. Doğum günü ya, pasta yiyeceğim hayalleri ile gözüm dönmüş bir şekilde düştüm yollara.
Çocukları pek tanımıyorum, onlar genelde arkadaş gurubu, oynuyorlar. Ben kenardayım. Aklııııııııııııııım , fikriiiiiiiiiiiiiiiiiiiim pastada (obur olacak çocuk o yaştan belli oluyormuş).
Neyse oyunları bitti, haydi pastaya dendi. Herkes toplandı. Veeeeeeeeeeeeeeeeeee geldi. Allahım o güne kadar gördüğüm pastalar neydi ki, bu 5 katlı, nefis görüntülü, her tarafında şeker hamurlarından yapılma küçük figürler bulunan bir şahane. Yok saldırmadım ama herkese dağıtılan o figürlü şekerciklerden, bana da versinler diye öldüm.. Bittim... Öyle, bana da verin diye isteyebilen bir çocukta değildim. Ama gözlerimdeki o feci bakışı gören doğumgünü annesi, en güzel şeker parçasını bana verdi. Dünyalar benim oldu. Hemen elime aldım, bulaşan kremaları temizledim. Yihuuuu benimdi, bu benim. O şahaneyi bir çırpıda yedik bitirdik ama şekeri hala saklıyorum. Onu eve götürüp Deniz'in(kardeşim) gözü önünde ballandıra ballandıra yeyip, hava atıcam. Çocuklar çağırdılar. "Esraaaaaaaaaaaaaa hadi gel sende oyna" o sevinçle utanma sıkılma kalır mı? Daldım oyunlara. Sonra beraber gittiğim teyzecik çağırdı. "Haydi eve annen merak eder".
Eve geldim İçim içime sığmıyor. Benim şekerim var. Var... Var mı? Nerde? Aldım mı çıkarken? Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr....
Evet şekerimi orada unutup geldim. Kimbilir kim yedi onu? Yemeseler iyiydi , çünkü üstündeki kremayı yalayarak temizlemiştim :):):):) kesin yemişlerdir.
Ay neyse, nerden geldi aklıma, hah ben yine pasta yaptım ve gittikçe şeklini şemalini geliştiriyorum. O zamanlar yiyemediğim için üzüldüğüm şekerleri, şimdi şeker hamurlu pastalarda öldürseniz yemem. O kısımları sıyırıp yiyorum.

PaStayı yaparken, üzümlü-çikolata drajeleri ve dağlara gidip topladığımız taze yabanmersinleri ve fındıklar kulandım. Tatlı ve ekşi karışımı harika oldu.


Gelelim Tarife;
MALZEMELER:
1 Adet hazır Pastaban( Uno kullandım, ilk defa, çok çok çok güzeldi.)
1 Paket Çikolatalı ve Fındıklı Krem ole
2 Kaşık Yaban Mersini
3 Kaşık Üzümlü, Çikolatalı draje
1 Çay Bardağı Dövülmüş Fındık
250 Gr Kazımalık Çikolatalı Ganaj
Yarım Paket Limonlu Milka Beyaz Çikolata
KREMA MALZEMESİ:
Yarım Kilo Süt
1/2 Bardak Un
1/2 Bardak Şeker
1 Kaşık Nişasta
2 Kaşık Pudra Şekeri
1 Paket Vanilya
1/2 Paket Katı Yağ
YAPILIŞI:
Krema: Süt, şeker ve un iyice karıştırarak pişirilir. Sütten yarım bardak kadar ayırılır içine nişasta konarak eritilir. Kaynayan muhallebinin içine konur. Muhallebi iyice soğutulduktan sonra yarım paket yağ, pudra şekeri ve vanilya ilave edilerek, mikserle iyice çırpılır.
Krem oleyi 2 bardak süt ile çırpıp pastanın 1. katına sürdüm. Üstüne çekirdeklerini çıkardığım yaban mersini, fındık ve drajeleri ekledim. Kekin 2. katını kapattım. Çikolatalı ganajın bir kısmını patates soyacağı ile kazıdım (üstüne konacak ksısımları) kenarlara koyacağım ksısımları bıçakla ince ince kestim. Beyaz çikolayayı da patates soyacağı ile kazıdım.
En üst kata kremayı iyice sürdüm. Bıçakla kazıdığım çikolataları kenarlara yerleştirdim. soyacakla yerleştirdiğim siyah çikolataları üste ve en ortaya kazınmış beyaz çikolataları koydum. AFİYET OLSUUUUUUUNNNNNNN

Yemek Tarifleri Copyright © 2011